Sevgili arkadaşım,
Hesapta olmayan küçük bir mektup bu. Ama yazmak istedim. Bu sıralar canım hiçbir şey yapmak istemese de, paylaşmak iyi geliyor hepimize, biliyorum.
Günlerdir çok konuşuyorum, çok düşünüyorum. Aklımın içinde tilkiler kırk takla atıyor ama neye yarıyor diye sorsan, inan hiç bilmiyorum. Elimden telefon düşmüyor. Sürekli bir şeyleri takip ediyor, hiçbir haberi kaçırmamaya çalışıyorum. Kendimi üzüyorum, kendimi gaza getiriyorum, kendi kendime konuşuyorum.
Çoğumuz aynı şekildeyiz, tahmin edebiliyorum. Devir, böyle bir devir. Belli ki bizimki de böyle bir kader.
Normal bir insanın kolaylıkla taşıyamayacağı kadar ağır yükler biniyor sırtımıza. Dinlenemiyor, bir türlü doğrulamıyoruz. Hep o yükle yürümeye, onunla iş yapmaya, onunla yaşamaya çalışıyoruz. Bunca haksızlık, hukuksuzluk ve umutsuzluk karşısında taş olsa çatlar ama yok, biz inatla direniyoruz. Çünkü galiba başka bir yolunu bilmiyoruz.
Direnmek, uzun zamandır bir yaşama biçimi bizim için.
Direnmek, buradayım, ben de varım, asla yalnız değilsin demenin başka bir yolu.
Direnmek, nereli olursak olalım hepimizin konuştuğu, tınısını kilometrelerce öteden tanıdığımız bir dil.
Sevgili arkadaşım, biliyorum, bazen umudun kırılıyor. Yılgınlık, bıkkınlık ağır basıyor. Kötülüğün sesi, seninkinden, benimkinden daha fazla çıkıyor. Ama aslında sen de biliyorsun. Biz ayakta durmak zorundayız. Biz o ta uzaklardan duyup da tanıdığımız sesi, o bir kere kanına girdi mi önüne çıkan her şeyi alt edebilen gücü herkese, her yere duyurmak zorundayız.
Bu topraklarda ayağını yere sağlam basan, barış, adalet ve eşitlik isteyen, hakkını arayan, gençliğini koruyan, geleceğine sahip çıkan herkes için, herkes adına ve herkes gibi direnmek zorundayız.
Milan Kundera “Mümkün olan tek bir direniş vardı, dünyayı ciddiye almamak.” demiş. İçinde bulunduğumuz ahval ve şeraitte yaşananları ciddiye almamak çok zor olsa da, simsiyah giysili, kasklı ve silahlı adamların arasında, kocaman, sapsarı naylon bir Pikachu’nun direnişini görmek, belki de buna en yakın hal. Karanlığın gözlerinin içine baka baka buradayım demek. Sana hiç benzemiyorum ve bak, buradayım. Gel şimdi gücün varsa beni de alt et bakalım.
Diyeceğim o ki, üzerimizde bunca ağır bir yükle yol almaya çalışırken umudu diri tutmak çok zor olsa da sen yine de yılma sevgili arkadaşım. İnat değil mi, hiçbirimiz, zinhar yılmayalım.
Ve sakın umutsuzluğa kapılma. Yanındayız, yan yanayız. Buradayız hepimiz.
Çünkü artık çok iyi biliyoruz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
Ay ne iyi geldi mektubun Egecigim, tam da bir yandan cocuklarin haberlerini dinleyip gozyaslarim suzulurken