Perşembe Postası geldi! - 28.11.2024
Mugamag Kadınları Şeyma Yamaç, Muga Book Club Aralık Ayı haberleri, Mugamag Aralık Ayı Yılbaşı Kapı Süsü ve Astroloji 2025 Atölyeleri, Mugamag Blog: Toplumun Topluma Açtığı Yara ve dahası..
Kış severler burada mısınız? Hazır soğuklar bastırmaya, karlar düşmeye başlamışken pencere kenarı bir battaniye, ballı bir ıhlamur ve güzel bir kitabın eşlikçisi de bizden olsun. ❄️
Unutmadan Discord kanalımızın yerine kurduğumuz Whatsapp Community linkimizi da buraya bırakalım. Tek tıkla aramıza katılabilirsiniz!
Merhaba, ben Şeyma!
27 yaşındayım. Hemşirelik bölümü mezunuyum, Ameliyathane, Kardiyoloji ve KVC alanında 8 yıllık bir iş hayatı tecrübem oldu. Mesleğim dışında müzik ve kitaplar konusunda fazlaca ilgiliyim. Kişisel gelişime ayrı bir merakım var, uzun uzun sohbetler etmeyi, paylaşım yapmayı, farklı kültür ve insanlar tanımayı çok seviyorum. İçime sığmayan bir fotoğraf çekme tutkum ve çektiğim fotoğrafları paylaştığım bir Instagram hesabım var. Bir yandan evlilik sebebiyle geldiğim İstanbul’a alışmaya çalışıyor bir yandan da şimdilerde tutkum olan fotoğrafçılık alanında yeni adımlar atmaya ve bunu işe dönüştürmeye, hikayemi baştan yazmaya çabalıyorum.
Sizin için ne yapabilirim?
Şu an mesleki anlamda bir aktifliğim bulunmasa da bilgim olan her alanda size destek olabilir, doyasıya sohbetler edip, paylaşımlar yapabilirim. Yeri gelir konser arkadaşı olup, yeri gelir sadece yeni yerler, kitaplar ve fikirler keşfedebiliriz. Birlikte fotoğraf günleri yapabiliriz. Çölyak hastalığım sebebiyle bu konuda da birlikte gidilecek atölyeler bulabilir ve fikir alışverişi yapabiliriz. Benim gibi çölyak ve daha birçok konu arasında gidip gelen bu müthiş kadınlara eşlik edebilirim. :)
Benim bu aralar neye ihtiyacım var?
Bu aralar benim biraz desteğe, buraları öğrenmeye ve mesleki anlamda güzel bir yol çizmeye, hayallerimi gerçekleştirmeye ihtiyacım var. Belki biraz da konuşmaya, beni anlayacak güzel insanlara, yeni enerjilere… Sizin ışığınıza ve size ışık olmaya…
Şeyma Yamaç / ınstagram: hauxte / e-posta: hauxtexx@gmail.com
🎁Mugamag yılbaşı çekilişine katılan üyelerimizin eşleşme listesini paylaştık. 🎁
Buraya tıklayarak listeye ulaşabilir veya Whatsapp grubumuzdaki yılbaşı çekilişi başlığının altından eşleştiğiniz kişiyi etiketleyerek bulabilir, isterseniz de kendisine mail yoluyla ulaşabilirsiniz.
Ulaşmada sorun yaşayan üyelerimiz mugamagistanbul@gmail.com adresine mail atarsanız yardımcı olabiliriz.
Muga Book Club 📚


Muga Book Club Aralık ayı kitabımız Ingmar Bergman’ndan Bir Evlilikten Sahneler. Ingmar Bergman, Evlilikten Sahneler’i 1973’te İsveç televizyonunda mini dizi olarak yayımlamasının ardından bu eser, yıllar içinde farklı versiyonlarda izleyiciyle buluşmaya devam etti. Detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.
Muga Book Club Kasım ayı kitabımız Sonra Gözler Görür’dü. Yazarımız Hikmet Hükümenoğlu’nun da aramızda olacağı buluşma için şimdiden takvimlerinizi kapatın deriz. ❤️ Buluşma bilgilerini aşağıda ve web sitemizde bulabilirsiniz.
2 Aralık Pazartesi Saat: 20.00-21.40 / Zoom
Zoom linkine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Meeting ID: 835 9079 5531
Passcode: 540984
Gün geçmiyor ki Mugamag kızları bir şekilde bir araya gelmesin! Geçtiğimiz hafta da İstanbul’daki Mugamag kızlarının bir kısmı bir araya gelmiş. Şu fotoğrafın güzelliğine ve samimiyetine kocaman bir ❤️ bırakalım öncelikle.
Unutmadan, bu Pazar yine Ankara’daki kızlar bir araya gelecek. Ayrıca 13 Aralık tarihinde ise İstanbul Anadolu yakasında üye buluşması ve 15 Aralık tarihinde ise yine Anadolu yakasında Vision Board Gündüz Buluşması olacak. Tüm bu buluşmaların takibini Whatsapp topluluğumuzdaki İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa il başlıklarının altından takip edebilirsiniz. ❤️
Mugamag Aralık Ayı Atölyeleri🎄
Lea Flowers ile Yılbaşı Kapı Süsü Atölyesi
8 Aralık Pazar / Saat: 17.00-19.00 / Zoom
🎄Yılın en güzel zamanları yaklaşırken kapınızı kendi tasarımınız bir kapı süsüyle renklendirmeye ne dersiniz? Uzun yıllar dayanacak malzemelerle yılbaşı ruhunu birleştiren, ellerinizi çalıştırırken aklınızı dinlendirecek olan en eğlenceli atölye tam da burada!
Lea Flowers’ın kurucusu, üyelerimizden Özge Uluğtuğ bu Aralık ayında da yine bizlerle buluşuyor! Evinizin kapısına asabileceğiniz ve yıllar boyunca saklayabileceğiniz kapı süsünün yapımı için dilerseniz aşağıdaki listedeki ürünleri siz alabilir, dilerseniz Lea Flowers’ın hazırladığı bu linkten ürün kitini sipariş verebilirsiniz.
Gerekli malzemeler:
Sıcak silikon tabancası + silikon
Makas
Metal askı veya yuvarlak bir kapı çelengi
Kurdele
Hasır ip ya da orlon
Kutu meyveler, tarçın çubukları, yıldız anason, kuru dallar, kuru yapraklar, çam dalları.
🎄Ürünleri satın almak için bu linkten faydalanabilirsiniz. Aşağıdaki linkten de kayıt olabilirsiniz.
Medikal Astrolog Ceyda Tavukçular ile 2025 Yılı Tutulmaları ve Hayatımıza Etkileri
19 Aralık Perşembe / Saat: 20.00-21.30 / Zoom
Doğum haritamız hayatımız için en büyük rehberlerden biri. Her konuda bize yol göstermesinin yanı sıra, kuzey ve güney ay düğümü bilgilerimiz de hayata geliş amacımız ve daha tatmin olmuş bir yaşam sürmemiz için bize çok önemli ipuçları verebilir. Gökyüzünden transit olarak geçen ve her 18 ayda bir değişen ay düğümlerinin burçları, bizim o süre boyunca hangi konularda tutulma etkisinde olacağımızı anlatır. Bu konular ilişkiler, iş, aile veya bir çok farklı alan olabilir.
Medikal astrolog Ceyda Tavukçular ile gerçekleştireceğimiz bu atölyede; 2025 yılındaki güneş ve ay tutulması tarihlerini, bu tutulmaların burçlara özel etki ve konularını ve en önemlisi bu geçişleri hayatımızda birer fırsata çevirmek için neler yapabileceğimizi konuşacağız.
**Atölye için güneş ve yükselen burcunuzu bilmeniz yeterlidir. Ay burcunu da bilmek isteyenler için link önerebiliriz.
Mugamag üyelerine %20 indirimli olan bu atölyemizin detaylarına bakmak ve kayıt yaptırmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
Mugamag Blog✍🏻✍🏻
Toplumun Topluma Açtığı Eskimeyen Yara: Kadına Yönelik Şiddet
Çağnur Denişik, Klinik Psikolog
“25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kadına yönelik şiddet bireysel olduğu kadar toplumsal hatta sosyal, ekonomik ve politik dinamikleriyle çok yönlü ve oldukça karmaşık temellere sahip bir konu. Mücadelenin yüzyıllardır her an, her yerde, her kültür ve her dilde sürdüğü böyle bir problemi yalnızca psikolojik temellere dayandırmak oldukça kısıtlı bir bakış olur ancak fiziksel olduğu kadar ruhsal yaralar da açan bu şiddetin psikolojik temellerine bakmak, mağdurların neler yaşamış olabileceğini ve bireysel ya da sosyal düzlemde neler yapılabileceğini anlamaya çalışmak için bir adım olabilir.
Şiddetin kökenine baktığımızda karşımıza çıkan ilk kavram, toplumsal cinsiyet rolleridir. Ataerkil yapı erkeği güç, iktidar ve hakimiyetle özdeşleştirirken kadını güçsüz, pasif, yetersiz gördüğü için kadının erkeğe göre daha düşük sosyoekonomik düzey ve konumda olması gerektiğini savunur. Ataerkil düzende yetişmiş bireyler gözlemledikleri bu düzeni sorgusuz hatta memnun bir kabulle sürdürdükçe zincire yeni halkalar eklenmektedir. Ayrıca bu şiddet çoğunlukla kadından ibaret kalmayıp çocuklara da sirayet eder. Şiddet faillerinin çoğunlukla travmatik öykülere sahip olduğu gözlenmiştir. Bu kişiler, omuzlarına bırakılan çarpık rollerin de etkisiyle duygularını tanımayı, yıkıcı dürtüyü kontrol etmeyi ya da stresle başa çıkmayı öğrenemeyebilir hatta öğrenmek zorunda hissetmeyebilirler. Üstelik empoze edilen bu dengesiz güç dağılımı gerçek bir zemine oturmadığı için bilinçdışı düzlemde çatışmalara sebebiyet verirler. Söylendiği kadar güçlü olmadığını içten içe hisseden failler, yaşadıkları hayal kırıklığını ve değersizlik korkusunu çözüme kavuşturamayınca kendilerinden daha güçsüz kabul ettikleri kişilere yansıtabileceklerini düşünürler. Kadınların onlara öğretildiği kadar pasif olmadıklarını hissettiklerindeyse arzu ettikleri güç dinamiğinin bozulmaması için kontrolü ele almak isteyebilirler. Bu tabloya eğitimsizlik, ekonomik bağımlılık ve yetersiz yaptırım da eklendiğinde, senaryo ne yazık ki yaygın bir biçimde, kadına yönelik şiddet eylemiyle neticelenmektedir.”
Yazının devamı için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
Miyazaki’nin gökyüzüne bakma saati rutinini duymuş muydunuz?
Hayao Miyazaki, sadece bir animatör değil, aynı zamanda iş dünyasında ve yaratıcılık konusunda ilham veren önemli bir figür. Studio Ghibli'nin kurucusu olarak dünya çapında tanınan Miyazaki, iş yerindeki yaratıcı atmosferi de özel bir şekilde şekillendiriyor. Bunlardan biri de çalışanlarına her gün belirli bir saatte gökyüzüne bakma alışkanlığını kazandırdığı “gökyüzüne bakma saati.”
Bu rutin, basit gibi görünen ama derin bir anlam taşıyan bir uygulama. Miyazaki, bu uygulamayı çalışanlarına doğanın güzelliklerini takdir etmeleri, dinginleşmeleri ve zihinsel olarak yenilenmeleri için öneriyor. Çünkü göğe bakmak, günün yoğunluğu içinde kaybolan insanları bir an için durdurup dış dünyaya ve çevreye yeniden bağlanmalarını sağlıyor.
Miyazaki'nin bu uygulamayı stüdyosunda benimsemesinin arkasında ise, yaratıcı süreçlerde doğa ile bağ kurmanın önemine olan inancı yatıyor. Gökyüzüne bakmanın, bir anlamda insanın doğayla olan derin bağını yeniden keşfetmesine ve bu bağın yaratıcılığı nasıl beslediğini anlamasına yardımcı olduğuna inanıyor. ve hem bireysel hem de kolektif yaratıcılığı artırmak adına, çalışanlarının bu ritüeli bir arada yapmalarını teşvik ediyor.
Aşağıdaki video ise tam olarak “gökyüzüne bakma saati”.
Tokyo'da bulunan, Studio Ghibli filmlerindeki fantastik öğelerden ilham alan ve gün içinde 4-5 kez canlanan bu saat aslında çevresindekilere gökyüzüne bakmayı hatırlatıyor. Miyazaki'nin filmlerinde gökyüzü, zamanın ve hayal gücünün önemli bir sembolü. Dolayısıyla bu saatin de "canlanma" anları, tıpkı gökyüzüne bakmak gibi, gözlem yapmayı ve çevreyle bağlantı kurmayı teşvik eden bir deneyim sunuyor olabilir mi?
Şuraya da Miyazaki'nin yaratıcı süreçleri ve stüdyosundaki uygulamaları hakkında detaylı bir inceleme bırakıyoruz.
Erkeklere tövbe: 4B Hareketi neden yükseliyor?
Son zamanlarda dünyanın dört bir yanındaki insanları dil bariyerini aşan hislerde ortaklaştıran tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde giderek sesi yükselen ve yükseldikçe kendine daha fazla taraftar bulan kadın düşmanı söylemler, ırkçı nefretle dolu beyanlar, kadınların, eşcinsellerin ve beyaz olmayanların kendilerini giderek daha da sıkışmış, aynı karanlıkta kalmış gibi hissetmelerine neden oldu.
Güney Kore’de başlayan ve seçim sonrası ABD’den diğer ülkelere de sıçrayan 4B Hareketi'nin arkasında biraz da bu aynı karanlıkta sıkışmışlık yatıyor.
4B, Korece dört "B" ya da "Nos" anlamına geliyor. Hayır denen eylemler ise "bisekseu" (erkeklerle seks yok); "biyeonae" (erkeklerle çıkmak yok); "bihon" (erkeklerle evlenmek yok) ve "bichulsan" (çocuk sahibi olmak yok).
TikTok’tan başlayarak kadınları tanışma uygulamalarını silip erkeklerden uzak durmaya çağıran 4B Hareketi, Aristophanes’in Lysistrata’sını hatırlatıyor. MÖ 411 yılında yazılan bu oyun, bir türlü bitmeyen savaşı sonlandırıp barışı getirmek için kadınların toplu olarak kocalarıyla sevişmeme kararı almasını konu alır. Lysistrata, topladığı kadınlara, “Yunanistan’ın kurtulması kadınların elinde. Devletin işlerini ele almalıyız” der. “Kocalarımızı barışa zorlamak için, o işi yapmayacağız” diyerek tüm kadınları örgütler. Birlikte bir yemin ederler:
“İster koca, ister dost, dünyada hiç bir erkeğe…
Kendimi vermeyeceğim...
Koynuma erkek girmeyecek…”
Söz, güçlü bir şey. Üstelik artık yayılma hızının geldiği yerle birlikte düşününce en küçük düşmanlık bile kendine açtığı alanı genişleterek büyütebiliyor.
Şimdi sıra erkeklerden görebilecekleri potansiyel şiddetten kurtulmak ve seslerini çıkarmak için Amerikalı kadınların seslerini yükseltmesine geldi. Güney Kore’de yaklaşık 10 yıl önce başlayan 4B Hareketi, uyuyan bir yanardağ gibi ABD'de patladı.
4B Hareketi, Koreli feminist (platformun o günkü adıyla) Twitter kullanıcıları arasında 2014 yılı civarında ortaya çıktı. 4B için, kadınları kafalarını kazıtmaya ya da saçlarını kısacık kestirmeye ve makyaj yapmayı ve seksi giyinmeyi bırakmaya çağıran tal-corset ya da Escape the Corset (Korseden Kurtul) Hareketi’nin ardılı denebilir.
Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından Damızlık Kızın Öyküsü, diğer distopik romanlarla birlikte en çok satanlar listelerinde aniden yükselişe geçti. Margaret Atwood’un romanı, Trump’ın ilk başkanlık döneminde de benzer bir popülerlik kazanmıştı.
4B Hareketi sadece bir seks grevi değil. Aynı zamanda hayatının ve bedeninin kontrolünü tanımayanlara karşı da bir reddiye. Kadınların özgür iradesinin yok sayılmasına mercek tutmaya çalışan bir ses: Duyulması gereken bir ses.
Kadınların yaşadıkları hayata bakılırsa Lysistrata’nın yazıldığı dönemden 3 bin sene sonra bile daha modern değiliz. Ancak tarihe de, kadınların kazanımlarına da, Kore’deki doğum oranına da bakılırsa kadınlardan korkmakta pek de haksız değiller.
Yazının detayı için buraya tıklayabilirsiniz.
Kaliforniya'daki iki çift, birbirlerinin çocuklarını yetiştirdiklerini öğrendi.
Los Angeles'ta yaşayan iki çift, tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen kızlarının genetik olarak kendilerine ait olmadığını öğrendiklerinde hayatlarının en zorlu kararlarından biriyle karşı karşıya kaldılar. Daphna ve Alexander, yeni doğan kızları May’i büyük bir sevgiyle büyütürken, fiziksel olarak kendilerine benzemediğini fark ettiler. DNA testi, May’in biyolojik ebeveynlerinin başka bir çift olduğunu doğruladığında, çift büyük bir şok yaşadı. Aynı anda, kendi genetik çocuklarının da başka bir aile tarafından büyütüldüğünü öğrendiler.
Her iki aile de derin bir bağ kurdukları bebeklerini kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalırken, etik ve duygusal bir karar vermek zorunda kaldılar. Sonunda, her iki çift de kızlarını biyolojik ailelerine geri vermeye karar verdi. Bu süreçte hem bebeklerin hem de ebeveynlerin uyum sağlaması için geçici ziyaretler düzenlediler. Ancak, bu zor karar iki aile arasında eşsiz bir bağ oluşturdu.
Aileler, karmaşık duygularına rağmen çocuklarının iyiliği için iş birliği yapmayı başardı. Bebeklerin büyümesiyle birlikte sık sık bir araya geldiler, çocukları "iki aileli" bir modelde büyütmek için çabaladılar. İki küçük kız, birbirlerini kardeş olarak görmeye devam ederken, ebeveynler de yaşadıkları deneyimin getirdiği acıları ve mutlulukları paylaşmayı öğrendiler.
Bu trajik olay, tüp bebek tedavilerindeki hassas protokollerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Küçük bir dikkatsizlik, ailelerin ve çocukların hayatlarında derin yaralar açarken, bu tür hizmetlerdeki etik sorumluluklar da yeniden gündeme geldi. Hikâye, yalnızca bir yanlışlık değil, aynı zamanda modern tıbbın sunduğu umutların nasıl birer travmaya dönüşebileceğinin de çarpıcı bir örneği oldu. The New York Times’da yayınlanan haberin detayını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.


Kısa haberler!






Popüler çevrimiçi sözlük platformu Dictionary.com, "demure" kelimesini 2024'ün Yılın Kelimesi olarak ilan etti. Bu yıl viral hale gelen kelime, sitenin ocak ve ağustos ayları arasında yüzde 1.200’lük "meteorik bir kullanım artışı" yaşadığını açıklamasına neden oldu. Bu yükseliş, TikTok fenomeni ve güzellik uzmanı Jools Lebron’un "çok ağırbaşlı, çok dikkatli" ifadesini bir dizi videoda popülerleştirmesine bağlanıyor.
Kara Cuma’da satış yapmayan The Ordinary, ayrıca tüketiciyi de alışveriş çılgınlığının karanlık yüzü hakkında uyarıyor. Marka, Kara Cuma’da internet sitesi dahil ABD ve İngiltere’deki tüm mağazalarını kapalı tutuyor. Onun yerine, ay boyunca sabit yüzde 23 indirim uyguluyor. Ayrıca sadeliğiyle ayrışan ilanlarda Kara Cuma fırsatlarının arkasındaki gizli gerçekler gözler önüne seriliyor.
Türkiye İtibar Akademisi ve İstanbul Kent Üniversitesi işbirliğiyle hazırlanan Kadın Marka Tercih Endeksi’nin ikincisi açıklandı. Çalışma, kozmetikten bankacılığa, otomotivden mobilyaya, kadınların Türkiye genelinde 40 sektörde tercih ettiği markaları sıralıyor. Türkiye genelinde 6 bin 800’ün üzerinde aramayla 18 ila 55 yaş ve üstü kadınlara marka tercihleri soruldu. Yaklaşık 1000 marka arasından dereceye giren 250 markaya göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Jaguar'ın yeni logosu ünlü kediyi terk ediyor ve bize acı bir gerçeği hatırlatıyor: jaguarlar sadece 50 yılda yaşam alanlarının yarısından fazlasını kaybetti. Bazı popülasyonlar artık kritik derecede tehlike altında. WWF Kanada’nın konuyla ilgili yaptığı paylaşımını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Elif Şafak’ın Booker Ödülü’ne aday gösterilen ve İstanbul’daki seks işçilerini anlatan On Dakika Otuz Sekiz Saniye romanı sinemaya uyarlanıyor. İnsan beyninin ölümden sonra 10 dakika daha canlı kaldığı fikrine dayanan romanın uyarlamasını Madrid çıkışlı yapım şirketi ISB Films ve Türkiye'den Limon Film üstlendi. Detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.
Dünyadaki 2024 için en iyi puan alan Avrupa Noel pazarlarına göz atmak ister misiniz? Iglu Cruise, Avrupa'daki 40 farklı Noel pazarının ortalama puanlarını değerlendirdi ve bunları TripAdvisor'da en yüksek beş yıldızlı puan oranına sahip olana göre sıraladı. Buradaki linkten bu ışıltılı pazarlara göz atabilrisiniz.
Eğer takip etmiyorsanız…
Spotify: Antik Çağ Kadın Öyküleri
Bu güzel seriyi üyelerimizden Pelin whatsapp topluluğumuzda paylaşmıştı, biz de hemen alıp gözden kaçmasın diye sizlerle paylaşmak istedik. Asuman Kafaoğlu Büke ve Ayşe Lebriz Berkem’in yeni başladıkları bu podcast serisinde, mitolojik kadın kahramanların, destan, şiir ve tiyatro eserlerinde nasıl anlatıldıkları ve resim ve müzikte nasıl betimlendikleri üzerine konuşuyorlar.


