Perşembe Postası geldi! - 13.02.2025
Menopoz: Bir Kadının Yolculuğu ve Gücü, Ortak Akıldan İyileşme kitabı, yazar Barbara Kingsolver’dan bağımlılıkla mücadele, kitap kapağı tasarımının simyası, rüyalarımızı hatırlama çabası ve dahası..
Lady Gaga'nın yepyeni hiti Abracadabra fırından yeni çıktı! Hala dinlemediyseniz hiç vakit kaybetmeyin deriz!
Üyelerimize özel, birçok alandaki sohbete katılmak için aşağıdaki linke tıklayarak hemen Telegram grubumuza dahil olabilirsiniz.❤️
Pearly - Menopoz Platformu ile Menopoz: Bir Kadının Yolculuğu ve Gücü💐
26 Şubat Çarşamba / Saat: 20.00-21.00 / Zoom
Pearly Menopoz Platformu kurucusu Beril Oturmazer ile menopoz sürecine dair farkındalık kazanacağımız, bu dönemi bilinçli ve güçlü bir şekilde nasıl yönetebileceğimizi konuşacağımız bir oturum sizleri bekliyor!
Menopoz aslında bir yenilenme ve güçlenme dönemi. Ve her kadının hayatında doğal olarak deneyimlediği bir geçiş süreci. Bu dönemi anlamlandırmak, bedenimizde ve zihnimizde neler olduğunu keşfetmek ve güçlenerek ilerlemek mümkün.
Buluşmamızda;
Menopozun kadın sağlığındaki yeri, evreleri ve hormonların rolü
Menopozu hayatımıza entegre etmede fiziksel sağlık, alternatif yaklaşımlar ve yaşam tarzı önerileri
Psikolojik süreçler ve menopozun gücü gibi konuları konuşup, aklımızdaki soruları cevaplandıracağız.
Mugamag üyelerine ücretsiz olan bu buluşmamızın detaylarına bakmak ve kayıt yaptırmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
Muga Book Club📚 / Mugamag Film Kulübü🎞️



Muga Book Club Şubat ayı kitabımız Claire Dederer - Canavar: Hayranların İkilemi. Detaylara bakmak isterseniz web sitemize göz atabilirsiniz.
Muga Book Club Ocak ayında yazar Erlend Loe’nin kitaplarını okumuş ve Zoom’da buluşmamızı gerçekleştirmiştik. Buluşmaya katılamadıysanız üzülmeyin, buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.
Mugamag Film Kulübümüzün Şubat ayı filmi üyelerimiz arasında da adı sıkça geçen: Kadının Adı Yok Filmi Youtube veya MUBI üzerinden izleyebilirsiniz.❤️
Yazar Barbara Kingsolver’dan büyük bir adım: “Demon Copperhead” gelirleriyle bağımlılıkla mücadele!
Ünlü yazar Barbara Kingsolver, Pulitzer ödüllü romanı Demon Copperhead ile yalnızca güçlü bir hikâye anlatmakla kalmadı, aynı zamanda gerçek hayatlara dokunmaya karar verdi. Kingsolver, “Bu hikâyeleri aldım, şimdi bir şeyler geri verme zamanı,” diyerek büyük bir sosyal sorumluluk projesine adım attı.Güney Appalachia bölgesindeki opioid krizini çarpıcı bir dille anlatan romanı için, Virginia’nın Lee County bölgesine giderek uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden insanlarla birebir konuştu.
Roman büyük bir başarı yakalayıp üç milyon kopya satarken, yazar Demon Copperhead’den kazandığı telif gelirlerini, bağımlılıkla mücadele eden kadınlara destek olmak için kullanmaya karar verdi ve Virginia’daki Lee County’de Higher Ground Kadın Rehabilitasyon Merkezi’ni kurdu. Bu merkez, madde bağımlılığından kurtulmaya çalışan kadınlara iki yıla kadar barınma, terapi ve hatta ücretsiz üniversite dersleri sunacak.
Kingsolver, çocuk yaşta madde bağımlılığına sürüklenen bir karakterin gözünden anlattığı hikâyeyi, gerçek hayatta da iyileştirme gücüne dönüştürmek istediğini belirtirken, kilise grupları merkezin hazırlanmasına yardımcı oldu, yerel işletmeler mobilya bağışladı ve bölgesel vakıflardan mali destek sağlandı. “Eskiden olsa bu tür bir projeye önyargıyla bakılabilirdi ama şimdi insanlar ‘Evet, benim mahallemde olsun’ diyor,” diye anlatıyor Kingsolver.
Bu girişim, edebiyatın toplumsal değişime nasıl katkı sağlayabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Kingsolver’ın attığı bu adım, hem yazarların hem de sanatın gerçek hayatta ne kadar güçlü etkiler yaratabileceğini kanıtlıyor. Kitaplar bazen sadece bir hikâye anlatmaz, gerçek dünyada da umut yaratır!
Yazının aslını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
📌 Opioid Krizi Nedir?
Opioid krizi, başta ABD olmak üzere birçok ülkede reçeteli ve yasadışı opioid ilaçlarının aşırı kullanımı nedeniyle ortaya çıkan bir halk sağlığı sorunudur. Ağrı kesici olarak kullanılan bu güçlü ilaçlar, uzun süreli kullanımda bağımlılığa yol açabilir. Son yıllarda, özellikle düşük gelirli bölgelerde opioid bağımlılığı hızla yayılmış ve birçok insanın hayatını olumsuz etkilemiştir.
İlk izlenim sanatı: Kitap kapağı tasarımının simyası.
Bir kitaba sırf kapağı güzel diye yöneldiğiniz oldu mu? Ya da tam tersi, harika bir kitap sırf sıkıcı kapağı yüzünden gözünüzden kaçtı mı? Kitap kapağı tasarımı, aslında göründüğünden çok daha fazlası: psikoloji, pazarlama ve sanatı ustaca harmanlayan gizemli bir alan.
Psikolojik araştırmalar gösteriyor ki, insanlar kitap kapağını gördükten sonraki 5 ila 7 saniye içinde o kitabı alıp almayacağına karar veriyor! Yani, içerik ne kadar muhteşem olursa olsun, kötü bir tasarım okuyucunun ilgisini çekmeden kaybolup gidebilir. Diğer yandan kitap kapakları, beynimizin derinliklerine işleyen gizli kodlarla dolu. Mesela:
Sarı ve turuncu tonlar, samimiyet ve enerji hissi yaratırken, mavi ve gri tonlar güven ve ciddiyet algısını yükseltiyor.
Büyük ve kalın harfler, güçlü ve iddialı bir hikâye vaadi sunarken, el yazısı fontları daha içten ve duygusal bir bağ kuruyor.
Minimal kapaklar ise okuyucuda “Acaba içeriğinde büyük bir sır mı saklı?” hissi yaratıyor!
Yayıncılık dünyasında kapak tasarımı öylesine önemli ki, bazı yayınevleri bir kitabın kapağını 3-4 kez değiştirerek okuyucu tepkilerini test ediyor. Örneğin Sally Rooney’nin kitapları, pastel renklerin ve basit illüstrasyonların gücüyle tüm dünyada bir estetik akım başlattı. Stephen King’in romanlarında kullanılan ürkütücü fontlar ve karanlık görseller ise okuyucunun bilinçaltına “Bu kitap gerçekten korkutucu” mesajını veriyor. Minimalist tasarımların son yıllarda patlama yapmasının sebebinin ise dijital çağda kapağın sosyal medyada paylaşılabilir olmasının önemi olarak görülüyor.
Hepimiz "Kitabı kapağına göre yargılama!" sözünü duymuşuzdur. Ancak modern dünyada, iyi bir kapak kitabın kaderini belirleyen en büyük faktörlerden biri. Ve başarılı bir tasarım, kitabın mesajını güçlendiren sessiz bir anlatıcı. Bu yüzden, bir dahaki sefere kitap seçerken sadece arka kapağını okumayın—ön kapağın size ne anlattığını da düşünün!
Yazının tümünü okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Neden bütün rüyalarımızı hatırlayamıyoruz?
Bazı sabahlar rüyanızın her karesini hatırlıyorsunuz, bazı sabahlar ise sanki hiç rüya görmemişsiniz gibi bomboş uyanıyorsunuz. Ama işin aslı şu: Hepimiz her gece rüya görüyoruz. Peki, neden bazen hatırlıyoruz, bazen de tamamen unutuyoruz?
Beynimiz, rüyaları uzun süreli hafızaya kaydetme konusunda pek istekli değil. Uyku sırasında nörotransmitter seviyeleri değişiyor ve beynin hafıza ile ilgili bölümleri, uyanık olduğumuz zamana kıyasla daha az aktif hale geliyor. Yani rüya görmek kaçınılmaz ama onları kaydetmek tamamen başka bir mesele. Bilim insanları, rüyaların unutulmasının aslında bir "beyin koruma mekanizması" olabileceğini düşünüyor.
Buna rağmen bazı insanlar rüyalarını daha sık ve ayrıntılı hatırlarken, bazıları neredeyse hiç hatırlamıyor. Bunun arkasındaki en büyük faktörlerden biri, uykunun hangi aşamasında uyandığınız. REM uykusunun tam ortasında uyanan kişiler, rüyalarını çok daha net hatırlıyor. Uykunun derin aşamalarında uyananlarsa genellikle hiçbir şey anımsamıyor. Bu yüzden sabahları çalan sert bir alarm, rüyanızın bir anda silinmesine neden olabilir.
Bazı araştırmalara göre, rüyaları sık hatırlayan insanların beyinlerinin belirli bölgelerinde daha yüksek aktivite gözlemlenmiş. Özellikle temporal lob ve prefrontal korteks bölgeleri, rüya anılarını kaydetme konusunda kritik bir rol oynuyor. Bu da demek oluyor ki, bazı beyinler doğal olarak rüya hatırlamaya daha yatkın. Ayrıca ilginç bir detay: Yatmadan önce su içip gece uyanmayı garanti altına alan kişiler, rüyalarını daha sık hatırlayabiliyor! Çünkü uyanır uyanmaz beyninizdeki kısa süreli hafıza hâlâ rüyaya bağlı kalıyor.
Bir de işin yaratıcı tarafı var. Salvador Dalí ve Nikola Tesla gibi dahiler, bilinçaltlarından ilham almak için rüya teknikleri kullanıyordu. Hatta Dalí, elinde bir anahtar tutarak koltukta uyuyakalır, anahtar yere düştüğünde çıkan sesle uyanıp gördüğü rüyayı hemen kaydederdi. Belki de bizim hatırlayamadığımız rüyalarda gizli bir sanat eseri ya da büyük bir icat saklıdır, kim bilir?
Yazının tamamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Fransa tarihinin en büyük çocuk istismarı olayı.
Fransa, ülke tarihinin en büyük çocuk istismarı davalarından biriyle sarsılıyor. 73 yaşındaki cerrah Joël Le Scouarnec, 1989-2014 yılları arasında 299 çocuğa cinsel saldırıda bulunmakla suçlanıyor. FBI, 2004 yılında Fransız yetkilileri cerrah hakkında uyardı ancak herhangi bir önlem alınmadı. Hatta Le Scouarnec, prestijli hastanelerde çalışmaya devam etti.
Cerrah, 2020’de tek bir mağdura yönelik suçtan 15 yıl hapse mahkûm edildi ancak yeni dava, çok daha geniş çaplı suçlamaları içeriyor. Mağdurların çoğunun 15 yaşın altında olduğu ve yaş ortalamasının 11 olduğu belirtiliyor. Fransa’daki çocuk koruma kuruluşları, devletin yıllarca süren ihmallerini sert bir şekilde eleştiriyor.
Adaletin yerini bulması için geç kalınmış olsa da, umarız bu dava benzer vakaların önlenmesine katkı sağlar ve böyle acı haberler artık ne ülkemizde ne de dünyada duyulmaz.
Haberin detaylarına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Ortak akıldan iyileşme kitabı.
Antakya'nın iyileşme süreci, sadece deprem sonrası fiziksel yeniden inşa değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ekolojik bir dönüşümü de içeriyor. Ortak Akıl’dan İyileşme kitabı, farklı alanlardan uzmanların katkılarıyla bu kapsamlı iyileşme sürecine dair kapsamlı bir rehber sunuyor. Mimarlık, sosyoloji, ekoloji ve daha birçok disiplinden gelen görüşlerle, şehrin yeniden yapılandırılması sadece binalar üzerinden değil, toplumsal yapılar, kültürel miras ve çevre dengesi üzerinden de ele alınıyor.
Kitap, Antakya'nın iyileşme sürecine dair yeni fikirler sunarken, aynı zamanda tüm şehre ilham verecek bir platform oluşturuyor. Ortak Akıl adı altında yapılan bu girişim, şehirdeki herkesin katkısıyla bir bütünsel yaklaşım benimsemeyi hedefliyor. Antakya'nın geleceğini şekillendirecek bu önemli yayına ücretsiz olarak buradan erişebilirsiniz.
Kısa haberler!






Ünlü Fransız aktris Juliette Binoche, Mayıs ayında düzenlenecek olan 2025 Cannes Film Festivali'nin Jüri Başkanı seçildi. Festival, tarihinde ikinci kez bir kadının meşaleyi bir diğerinden devralacağını belirtti.
Ahmet Güneştekin’in hayatımın sergisi dediği ve hazırlık aşaması uzun yıllar süren Kayıp Alfabe Sergisi ziyaretçilere açıldı. Sergiyi ücretsiz bir şekilde 0 Temmuz tarihine Artİstanbul Feshane’de ziyaret edebilirisiniz.
Dünyanın ilk Otizm Sertifikalı Havayolu (ACA) olmaya hazırlanan Dubai merkezli Emirates, otizmli ve duyusal hassasiyetlere sahip yolculara daha erişilebilir hizmet sunmayı hedefliyor.
Yeni medya sanatçısı Refik Anadol, TIME dergisi tarafından düzenlenen 2025 TIME100 AI Impact Awards etkinliğinde ödül aldı. TIME100 AI Impact Awards, yapay zekanın topluma etkisi ile teknolojik ilerlemelere öncülük eden kişileri onurlandırmak için TIME dergisi tarafından veriliyor.
Üyelerimizden gelen Date Night Movies isimli siteye sevdiğiniz bir filmi ve partnerinizin sevdiği bir filmi (ya da yine kendi sevdiğiniz bir filmi) girip ikisinin ortak yönleri bulunan filmlerin önerisini alabiliyorsunuz. Film seçerken tıkanıyorsanız denemeye değer.
Devlet Tiyatroları tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen "İstanbul Uluslararası Kadın Oyun Yazarları Tiyatro Festivali" geçtiğimiz hafta başladı. Oyunlara bakmak ve bilet almak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Eğer takip etmiyorsanız…
Instagram: slowself.co
Slowself.co, zihinsel ve duygusal sağlığı ön planda tutarak, her bireyin kendi hızında gelişmesini teşvik eden bir platform. Kendi yolculuğunda kendine odaklanmak isteyenler için ilham verici içerikler ve pratik rehberler sunan bu sayfa, her gün daha sağlıklı bir benlik keşfetmek için harika bir kaynak.🌱



2025’in hepimize ilham dolu bir yıl olmasını dileriz. Tüm ürünlere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz!


